Platon'un Mağara Alegorisi ve Türk Toplumu


Evet buradan ilk konuma giriş yapıyorum. ''Platon'un Mağara Alegorisi''
Yazılarımda anlaşılırlık olması için bazı terimlerin anlamlarını TDK'den bakarak yazacağım.
AlegoriBir görüntü, bir yaşantı veya bir davranışın daha iyi kavranmasını sağlamak için göz önünde canlandırıp dile getirme, yerine koyma.
      
Platon'un Mağara Alegorisi:
Gerçeklik, Bilgi ve Hayatın Anlamı nedir? Bazı temel konular bunları mecazen ele alır ve varoluşu bir yolculuk olarak açıklar. Bir yol imgesiyle veya okyanus üzerinden bir tırmanış, savaş, kitap, ince bir çizgi, oyun ya da bir fırsat penceresi. Veya zamansız sönmüş bir ışık ya da alev. 2400 yıl önce yaşamış tarihin düşünürlerinden birisi olan Platon hayatın bir mağara içinde zincirlenmek ve taş duvara yansıyan gölgeleri izlemeye mecbur kalmak olduğunu söyledi. Bu Platon’un Adalet, Gerçeklik ve Güzellik kavramlarını inceleyerek ideal bir toplumu hayalini canlandırdığı ‘’Devlet’’  adlı eserinin 7. kitabında bulunan Mağara Alegorisinde bahsettiği şey. Alegoride bir grup tutsak doğumlarından itibaren bir mağaraya kapatılmış. Sırtları mağaranın girişine dönük ve kafalarını çeviremiyorlar. Dış Dünya hakkında bilgileri yok. Fakat bazen mağaranın kapısından geçen insan ve başka şeyler mağaranın duvarlarında gölge ve yankı oluşmasına sebep oluyor. Tutsaklar bu ilizyonların gerçek olduklarına inanıyor, adlandırıyor ve kategorize ediyorlar. Ve bir gün birden bire bir tutsak serbest bırakılıyor ve ilk kez dışarı çıkıyor. Işık gözlerini acıtıyor ve yeni ortamı karışık buluyor. Etrafındakilerin gerçek olduğu ve gölgelerinde yalnızca yansımalar olduğu söylendiğinde buna inanamıyor. Gölgeler ona daha net geliyor. Fakat gittikçe gözleri alışıyor. Sudaki yansımalara bakabiliyor, objelere doğrudan bakabiliyor ve en sonunda ışığının gördüğü her şeyin en büyük kaynağı olan Güneşe bakabiliyor. Tutsak, buluşunu paylaşmak için mağaraya dönüyor. Fakat artık karanlığa alışık değil ve duvardaki gölgeleri görmekte zorluk çekiyor. Diğer tutsaklar bu yolculuğunu onu aptal ve hatta kör ettiğini düşünüyorlar ve herhangi bir serbest bırakılma eylemine şiddetle karşı çıkıyorlar. Platon bu parçayı halkı eğitmeye çalışan bir filozofun durumuna benzeşim olarak sunuyor. Çoğu insan cehalet içinde yalnızca mutlu olmakla kalmıyor aynı zamanda bu cehaleti dile getirenlere de düşmanlık besliyor.


Evet, bu okumuş olduğunuz yazı bundan 2400 yıl önce yaşamış Antik Yunan filozofu Socrates’in öğrencisi Platon tarafından yazılmış. Düşünebiliyor musunuz ? 2400 yıldır insanlık olarak düşünce konusunda aynı sabit noktadayız. Özellikle Türkiye Sosyolojik açıdan çok güzel deneylerin yapılabileceği bir ülke. Çünkü toplumda çok büyük kutuplaşmalar var. Bilgiye ve Erdeme sahip bir kişi bunları eğitim seviyesi az ve bağnaz birisine anlatmaya çalıştığında karşısındaki kişi düşünceleri dinleyip süzmek yerine aynı yukarıdaki yazıda olduğu gibi şiddetle reddediyor. Fakat ülkemizde ayrı bir sorun daha var ki; birçok Bilge, Sanatçı ve Entelektüel cahil kalan halkı aşağı görüyor ve onlara doğru bilgiyi anlatmaya tenezzül bile etmiyor. Cumhuriyet çok partili hayata geçtiğinden beri gelen Demokrat iktidarlar insanları kendi bildikleri doğruyu anlatarak değil zorla uygulayarak öğretmek istiyor. Ve onun yerine gelen Muhafazakar partiler ise insanların inandıkları şeylere ve düşüncelere yanlış da olsa sahip çıkması gerektiğini öğretiyor. Eğitim seviyesinin diğerine kıyasla düşük olduğu Muhafazakar iktidar düşünceli insanları eğitim seviyesi onlara kıyasla yüksek olan Demokrat iktidar destekçileri geçmişten beri aşağılıyor ve hor görüyor. Muhafazakarlar ise bu eziklik duygusunun vermiş olduğu hırsla kullandığı oyları hiç düşünmeden muhafazakar partilere atıyorlar.
Genel olarak Türkiyede iktidarlar Muhafazakar ve Demokrat arasında değişiyor. Demokrat-Demokrat veya Muhafazakar-Muhafazakar arası değişim olmuyor.
Peki biz Toplum olarak ne zaman bir Fransız İhtilali yaşayacağız? Ya da yaşayacak mıyız ?
Sanatçılar ve Bilge insanlar mücadeleci şekilde doğru bilgiyi yaymaya çalışacaklar mı ?
Peki bahsettiğimiz entelektüel tabakanın bildiği bilgilerin doğru olduğunu nasıl anlarız?
Kısacası Türk Toplumunun Sosyolojik olarak ilerlemesi gereken çok uzun bir yol var.
Burada yazdıklarım benim düşüncelerim eğer buraya kadar okuduysan ve eleştirdiğin yerler var ise mesaj olarak yazmayı unutma. Yazım çok akıcı olmamış olabilir henüz stajyer gibiyim şimdiden affola.



                                                                                                                                             24.06.2018/Saat:00:49
                                                                                                                                    Emirhan  KILINÇ






Yorumlar

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar